Türkiye’nin Yerli ve Milli Otomobili

Türkiye’de her alanda üretimin ve üreticinin desteklenmesi gerektiğini yıllardır söylerim. Çünkü Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefinde ve okullarda bize öğretilen “Türkiye kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri” ifadesinde üretimin çok önemli bir yerinin olduğunu düşünürüm. Yerli ve milli üretim yapma konusunun önemini Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da, Türkiye’nin otomobili için taşın altına elini koyan babayiğitleri ilan ettiği törende detaylıca açıkladı. Kendisinin altını çizdiği hususlardan da yararlanarak konuyu yerli ve milli teknolojilerin desteklenmesine getireceğim. Böylece daha önce biz söylediğimizde çok da dikkate almayan bazı çevrelerin şimdi can kulağıyla bizi dinleyeceğine inanıyorum.

Öncelikle Türkiye’nin otomobilinin ülkemize, milletimize ve sektöre hayırlı olmasını dileyerek yazıma başlamak isterim. Sayın Erdoğan, Muhammed Ali’nin “Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur” sözünü kendisinin “İddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız” ifadesiyle bağlayarak iddiamızı ortaya koydu. Markası, tasarımı, mühendisliği, teknolojisi, üretimi ve pazarlaması Türk olan otomobile sahip olma hayalimizi gerçekleştirecek herkese şimdiden çok teşekkür ederim.

Cumhurbaşkanımız, yerli ve milli otomobil üretiminin Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında özel bir öneme sahip olduğunu ifade ederken ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde ve engellerin aşılmasında bizzat yer alacağını belirtti. Hatta bedelini ödemek şartıyla ilk otomobilin taliplisi benim dedi. Çevremizden başlayarak Dünyaya pazarlanması konusunda devlet desteğinin önemini ve Türkiye’nin Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmesinin bu tarz atılımlarla mümkün olacağını ifade etti.

Yerli ve Milli Teknolojiler

Yerli ve milli teknolojilerin önemi, ülkemizin atlattığı terör olayları ve darbe girişimi gibi badireler sonrasında daha fazla dillendirilir oldu. Artık yapay zeka, siber güvenlik, nesnelerin interneti, endüstri 4.0, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik gibi daha birçok konunun daha fazla konuşulmasından son derece keyif aldığımı belirtmek isterim. Sayın Erdoğan, yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkabilmenin yolunun tasarımdan, yüksek teknolojiden, markalaşmadan geçtiğini ifade etti. İhracatımızın niteliğinin bu yönde geliştirilmeden yılda 500 milyar dolar hedefine ulaşılamayacağının altını çizdi. Savunma sanayinden iletişim sektörüne, sağlık teknolojilerinden tarım altyapısına, hatta yapay zekaya kadar her alanda Türkiye’nin yeni yatırımlara, yeni yaklaşımlara, yeni girişimlere ihtiyacı olduğunu belirterek teşvik politikalarının da yüksek teknolojiye ve yüksek katma değere sahip üretime öncelik tanır noktaya getirilmesini istedi.

Peki Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon bugüne kadar kamuda ne düzeyde karşılığını buldu? Kendisi çok önemli bir öz eleştiri daha yaptı. Ekonominin ve teknolojinin gittiği yön belliyken, kendimizi buna göre ayarlamamız gerekirken; uygulamada girişimcilerimizin ayağına pranga vurarak, önlerine set çekerek, işlerini zorlaştırarak, kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan dünyanın nereye gittiğini göremeyerek fırsatları iyi değerlendiremedik dedi.

Şenol Vatansever olarak benim de kendim, ailem ve Türk milleti için Türkiye’de iyi bir gelecek oluşturmaktan başka bir hedefim yok. Türkiye sevdası ile yatıyor, Türkiye sevdası ile kalkıyoruz, gidecek başka bir vatanımız yok. Tam da Sayın Erdoğan’ın yine birkaç gün önce ifade ettiği “Girişimcilik, genç olmanın olmazsa olmaz parçasıdır. Gençlerimizden beklentimiz memur olmakla değil, girişimci olmakla ilgilenmeleridir.” yaklaşımını bir yıl önce hayata geçirerek Türkiye ve yakın coğrafyada ilk tercih edilen bilişim şirketi olma vizyonuyla Vatansever Bilişim A.Ş.’yi kurduk. Yabancı şirketleri ziyaret ettiğimde; bizim standartlarımız global olarak belirleniyor, veri merkezimiz Amerika’da, yazılımımız Almanya’dan diyebiliyor. Peki Türk şirketlerinde ve kamuda durum ne? Yabancı şirketlerin kendi ürünlerini desteklemesi yaklaşımı maalesef ne Türk şirketlerinde ne de kamu kurumlarında arzu edilen seviyede değil. Bugün “vize başvurularını askıya alıyoruz” diyen yaklaşım, silah konusunda olduğu gibi yarın “size ürün-hizmet vermiyoruz” diyebilir mi? Ülkemizde yatırım yapan, istihdam sağlayan tüm şirketlerin başımızın üstünde yeri var. Ancak yabancıların kendi ürünleri için gösterdiği hassasiyeti biz kendi içimizden çıkmış yerli ve milli ürünler için yeterince gösterebiliyor muyuz? Cevabını vereyim: “Hayır!”

Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım da; “Milli yazılım ve milli donanım geliştirmemiz çok önemli. Yerli yazılım geliştirme programlarına azami özen göstermeliyiz.” diyor, ama maalesef kamu kurumları bu ürünleri tercih etmiyor. Reis’in yerli ve milli ilk otomobili satın alma vizyonunun artık kamu kurumlarında da yerli ve milli teknolojileri satın alma şeklinde tecelli etmesini bekliyoruz.

Şenol Vatansever