Dijital Biz Dergisi | Editör

Şenol VATANSEVER

İthalata ve Tüketim Toplumu Olmaya Devam (mı?)

 

 

 

Sivil Toplum Kuruluşu (STK) Başkanı ve bilişim şirketi sahibi olarak arkadaşlarımızla son dönemde yaptığımız bazı yerli teknoloji üreticisi ziyaretlerimizde maalesef yine üreticilerimizin kendi dertleriyle baş başa kaldığını görüyoruz. Onların dertleriyle dertlenmesi ve çözüm için mücadele etmesi gereken STK’larımızı daha aktif olmaya davet ediyoruz.

Yabancı şirketleri ziyaret ettiğimizde; bizim standartlarımız global olarak belirleniyor, veri merkezimiz Amerika’da, yazılımımız Almanya’dan diyebiliyor. Peki Türk şirketlerinde ve kamuda durum ne? Yabancı şirketlerin kendi ürünlerini desteklemesi yaklaşımı maalesef ne Türk şirketlerinde ne de kamu kurumlarında arzu edilen seviyede değil. Geçmişte “vize başvurularını askıya alıyoruz” diyen yaklaşım, bugün silah konusunda olduğu gibi yarın “size ürün-hizmet vermiyoruz” diyebilir mi? Yabancıların kendi ürünleri için gösterdiği hassasiyeti biz kendi içimizden çıkmış yerli ve milli ürünler için yeterince gösterebiliyor muyuz? Maalesef hayır.

Üretmeyeceksek, üretenleri desteklemeyeceksek, desteklemek bir yana köstekleyeceksek nasıl bir kalkınma hamlesi ve refah bekliyoruz? Herkesin ağzında “yerli ve milli” ve “milli mücadele ruhu” söylemleri var, ama uygulamaya baktığımızda bir kısmı büyük bir pişkinlikle gözünü bile kırpmadan direkt yabancı ürünü alıyor. Yabancı ürün almayın demiyoruz. Yerli ürün ile arasında adil bir rekabet ortamı yaratın diyoruz.

BİLİŞİM GRUBU olarak ortaya koyduğumuz, kamu ve özel sektör paydaşlarımızla değerlendirmek ve katkıda bulunmak istediğimiz bazı konulardan bahsetmek isteriz:

  • Yerli ve milli teknolojiler üreten firmalara, Ar-Ge faaliyetlerine de imkân verecek şekilde, kamu ihalelerinde en az %30 fiyat avantajı sağlanmalı.
  • Kamu’da gerçekleşen yıllık teknoloji giderlerinin, 2023 yılı sonuna kadar, en az %50’si yerli ve milli teknolojilere ayrılmalı.
  • Ülkemizde yatırım yapan, know-how’larını paylaşan, Ar-Ge çalışmaları yapan, istihdam sağlayan, vergilerini ödeyen yabancı teknoloji firmalarının başımızın üstünde yeri var. Diğer taraftan Türkiye’de sadece satış ofisi bulunduran, know-how’larını paylaşmayan, Ar-Ge çalışmaları yapmayan, Türkiye’de ticari kimliği olmayan firmaların da Türkiye’de daha fazla katma değer üreten hale gelmesi için çalışmalar yapılmalı.
  • Hem kamu hem de özel sektörde yabancı firmalara çok ciddi yıllık bakım ücretleri ödenmekte. Cari açığı da düşündüğümüzde bu ücretlerin düşürülmesi için kamu otoritelerinin liderliğinde sektör temsilcileriyle beraber ilgili firmalarla toplu pazarlıklar yapılmalı.
  • Yıllık bakım ücretleri yüksek olan çözümleri gerekirse alternatif çözümler ile değiştirmek üzere hızlı aksiyonlar alınmalı. Daha düşük maliyetli projeler yapılması durumunda bakım maliyetleri de azalacağından tasarruf sağlanacak, yerli firmalar ile yapılması durumunda ek olarak cari açığa da olumlu etkisi olacak.
  • Yerli ve milli teknoloji üreten firmaların çözümlerinin kalitesini daha da üst seviyeye taşımak için kamu otoritelerinin liderliğinde sektör temsilcileriyle beraber standartlar belirlenmeli.
  • Devlet teşviklerinden yararlanarak bugüne kadar hiçbir üretim yapmamış olan firmaların, yeni teşvik başvuruları bu durum dikkate alınarak değerlendirilmeli.
  • Bilişim alanında etkinlikler düzenleyen yerli ve milli firmalar desteklenmeli. Kamunun lojistik imkanlarını maliyetine kullanım hakkı verilmeli.